top of page

KALEİÇİ

Antalya Kaleiçi semti antik çağ kalıntıları içeren önemli bir turizm noktasıdır. Bu kalıntılar bölgeyi çevreleyen surlar ve iç limanda yer alan liman mendireğinin bir kısmıdır. Bölgeyi içten ve dıştan saran Surlar, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı devirlerine ait ortak eserdir. Bölgede surların içinde 3000 kadar ev bulunmaktadır. Binaların karakteristik yapıları Antalya'nın sadece mimari tarihi hakkında fikir vermekle kalmaz, aynı zamanda bölgedeki yaşam tarzını, gelenek ve görenekleri en iyi şekilde yansıtır. Günümüzde önemli bir eğlence merkezi olan bu bölgedeki binalar butik otel, restaurant, bar, kafeterya, pansiyon, alışveriş yerleri, hediyelik eşya dükkanları ve ev olarak kullanılmaktadır.

KUM MÜZESİ

Lara plajları içerisinde muhteşem eserler çıkaran Sandland (kum heykel) Müzesi Bulunmaktadır . Heykeller genelde 2-3 heykeltıraş eşliğinde yapılır, sonuçta ortaya yüzlerce ton ağırlığında ve metrelerce uzunlukta heykeller çıkar. Sadece su ve kum kullanılıyor olması sebebiyle sanat hiçbir şeyin kalıcı olmadığını vurguluyor. Dünyada ilk kez böyle bir müzede led aydınlatma sistemi kullanılmıştır, bu sayede devasa boyuttaki heykellere daha farklı bir boyut kazandırılmıştır.

 ŞELALELER

Güzel antalyamızın 4 bir yanı şelalelerle çevrilidir . Her biri farklı güzelliklere sahip şelaleler ziyaret edenlerin içini huzurla doldurmasının yanı sıra , Çok güzel hatıra fotoğraflarınada ev sahipliği yapmaktadır . Şelaleler ; Yukarı Düden , Aşağı Düden , Kurşunlu Şelalesi ve Manavgat şelalesi şeklinde sıralanmıştır .

MYRA ANTİK KENT

Bugünkü Demre ilçe merkezi ve civarında yer alan Myra Antik Kenti, aynı adı taşıyan ova üzerinde kurulmuştur. Myros Nehri'nin (Demre Çayı) batısındaki ulaşıma elverişli kanal ile şehrin denizle bağlantısı sağlanmaktaydı. Kanalın diğer yanında yer alan Andriake (Çayağzı) Limanı'ndan da bölgenin deniz ulaşımı ve ticareti yürütülmekteydi. Myra Antik Kenti özellikle Likya Dönemi kaya mezarları, Roma Dönemi tiyatrosu ve Bizans Dönemi Aziz Nikolaos Kilisesi (Noel Baba) ile ünlüdür. Kaya mezarları, Likçe yazıtları ve sikkeler, Myra’nın en azından İ.Ö. 5'inci yüzyıldan itibaren varlığını sürdürdüğünü gösterirler. Strabon’un verdiği bilgiye göre Likya Birliği'nin altı büyük kentinden biri olan Myra, Likçe yazıtlarda Myrrh adıyla anılır. İ.S. 2'nci yüzyıl Myra’nın büyük bir gelişmeye sahne olduğu dönemdir. Likya Birliği'nin Metropolisi olan şehirde, Likyalı zengin kişilerin yardımları ile birçok yapı inşa edilmiş ve onarılmıştır. Bizans Dönemi'nde ise Myra, dini yönden olduğu kadar idari yönden de önde gelen şehirlerden biri olmuştur. Günümüze dek ulaşan ününü, Aziz Nikolaos’un (Noel Baba) İ.S. 4'üncü yüzyılda şehrin piskoposu olmasına ve ölümünden sonra aziz mertebesine ulaşıp adına kilise yapılmasına borçludur. Şehrin su ihtiyacı, Demre Çayı'nın aktığı vadi kenarındaki kayaya oyulmuş kanallarla karşılanmaktaydı. Likya Konfederasyonu'nda üç oy hakkına sahip altı şehirden biri olan Myra’nın “En parlak kent” unvanıyla anılması ne denli önemli bir kent olduğunu göstermektedir. Myra’nın Likya Konfederasyonu'na ait sikkelerin yanında kendi adıyla basılmış sikkelerinde, şehrin ana tanrıçası Artemis’in Anadolu’nun en eski tanrıçası Kybele formunda temsil edilmiş olması ayrı bir önem taşımaktadır. İ.S. 5'nci yüzyılda Likya eyaletinin başkenti olan Myra’nın, St. Paul ve arkadaşlarının uğradıkları şehir olması Hıristiyanlıkça da özel bir önem taşımaktadır.

KEKOVA BATIK ŞEHİR

Kekova Batık Şehir, (Likya dilinde: Dolichiste) Antalya ilinin Demre ilçesi yakınlarında Kaleköy ve Üçağız açıklarındaki küçük, kayalık bir adadır. Kaynaklara çoğu kez “Kakava” diye geçmiştir. 4.5 km²’lik yüzölçümü olmakla birlikte bu adada kimse yaşamamaktadır. Ada üzerinde pansiyonlar ve kafeler bulunur ve adaya teknelerle ulaşım sağlanmaktadır. Ada üzerinde batık şehir’ i oluşturan Dolichiste ( Kekova ) Antik Kenti bulunmaktadır. Burası ismini ilk defa XIX. yüzyılın başında Cramer tarafından duyurmuştur. Çoğu kez de kaynaklara Kakava olarak geçmiştir. 2. yüzyılda Akdenizin batısında yaşayan güçlü depremler sonucunda sular altında kalan Likya’nın ticaret merkezi Kekova limanı, son yıllarda Turkiye’nin önemli turizim merkezi halina geldi.Bölgede denizin içinde likya tipi lahitler bullunmaktadır.

SİDE ANTİK KENT

Coğrafyacı Strabon ve Pamponrus Mela, Kentin Agruslularca kurulduğunu yazarlar. Bölgeye MÖ 1200'den sonra Yunan göçleri olmuştur oysa Aspendos adının kaynağı Rumlardan önceki yerli Anadolu dilidir. Önemli bir ticaret yolu üzerinde olduğu ve Köprüçay Irmağı ile limana bağlandığı için Aspendos, her çağda ele geçirilmek istenen kentler arasında yer almıştır.Antik Kent Aspendos İ.Ö. 5. Yüzyıl ilk çeyreğine kadar Pers hakimiyetinde olduğunu 2003 yılında belgesel yönetmeni Tekin Gün Pamfilya kentleri hakkındaki araştırma notlarında bulunmakta.Şehrin yakınlarında akan nehrin kenarında İ.Ö. 467 yılında Yunanlarla Persler arasında geçen, Eurymedon Savaşı adıyla anılan savaşta Yunan tarafının kazandığından bahseder. Tarih severlerin hayran kaldığı side antik şehri antalya ziyaretinde mutlaka görülmesi gereken yerlerden biridir .

bottom of page